Ukrayna ve Birleşik Krallık, Thales ile Uzun Vadeli Üretim/Tedarik Anlaşması İmzaladı
Ukryana Silahlı Kuvvetlerinin Hava Savunma Kapasitesinin Artırılması Gündemde
Ukrayna ve Birleşik Krallık, 10 Temmuz 2025’te Roma’da düzenlenen Ukrayna İyileştirme Konferansı’nda, Fransız menşeli savunma devi Thales ile tarihi bir uzun vadeli anlaşma imzaladı. Bu anlaşma, Birleşik Krallık’ın Ukrayna Silahlı Kuvvetleri için her yıl hava savunma füzeleri üreteceğini ve bu füzelerin Ukrayna’nın Rusya’ya karşı devam eden savunmasında kritik bir rol oynayacağını öngörüyor. Anlaşma, iki ülke arasındaki savunma iş birliğini derinleştirirken, aynı zamanda Birleşik Krallık’ın savunma sanayiine ekonomik katkı sağlamayı ve Ukrayna’nın hava savunma kapasitesini güçlendirmeyi amaçlıyor. Taraflar, bu adımın hem stratejik hem de insani açıdan önem taşıdığını vurguladı, ancak detaylar ve uygulanabilirlik konusunda bazı belirsizlikler de dikkat çekiyor.
Anlaşmanın temel unsurları arasında, Birleşik Krallık’ın Thales’in Belfast’taki tesislerinde her yıl belirli bir sayıda hava savunma füzesi üretimi yer alıyor. Resmi açıklamalara göre, bu füzelerin sayısı toplamda 5.000’i aşacak ve teslimatlar 19 yıl boyunca kademeli olarak gerçekleştirilecek. Anlaşmanın maliyeti yaklaşık 2,5 milyar sterlin olarak açıklandı ve bu miktar, Birleşik Krallık İhracat Finansmanı tarafından sağlanan bir kredi garantisiyle destekleniyor. Füzelerin, Thales’in geliştirdiği 70 mm’lik Martlet çok amaçlı füzeleri ve Starstreak taşınabilir hava savunma sistemlerini içerdiği belirtiliyor. Bu sistemler, özellikle Rusya’nın son aylarda Ukrayna’ya yönelik artan drone ve füze saldırılarına karşı etkili bir savunma kalkanı oluşturmayı hedefliyor. Yetkililer, füzelerin lazer güdümlü versiyonlarının da üretimde yer alabileceğini ifade etti, ancak tam teknik özellikler henüz kamuoyuyla paylaşılmadı.
Ukrayna için bu anlaşma, Rusya’nın 2022’de başlayan işgalinden bu yana hava savunmasını güçlendirme çabalarının bir parçası olarak görülüyor. Son haftalarda, Rusya’nın gece boyunca düzenlediği dron ve füze saldırıları, Ukrayna’nın mevcut savunma sistemlerini zorladı. Özellikle 9 Temmuz 2025’te 728 Shahed dron ve 13 füzenin kullanıldığı rekor saldırı, Ukrayna Hava Kuvvetleri’nin 296 dronu ve 7 füzeyi düşürmesine rağmen, altyapıda ve sivil alanlarda ciddi hasara yol açtı. Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskyy, bu anlaşmanın ülkesinin hava savunmasını “hayati bir şekilde güçlendireceğini” söylerken, Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer ise bu adımın “Ukrayna’nın egemenliğini koruma mücadelesine verilen güçlü bir destek” olduğunu vurguladı. Anlaşma, Roma’daki konferansta Birleşik Krallık Başbakan Yardımcısı Angela Rayner tarafından resmen imzalandı.
Ekonomik boyutlarıyla dikkat çeken bu anlaşma, Birleşik Krallık’ta savunma sanayiinde yeni iş fırsatları yaratmayı hedefliyor. Belfast’taki Thales tesislerinde üretilecek füzeler, yerel iş gücünün istihdamını artıracak ve ekonomiye yaklaşık 1.000 yeni iş imkânı sunması bekleniyor. Hükümet, bu projenin Birleşik Krallık’ın savunma ihracatını da güçlendireceğini ve Avrupa’daki savunma iş birliğini teşvik edeceğini iddia ediyor. Ancak, bazı uzmanlar bu ekonomik faydaların uzun vadede ne ölçüde gerçekleşeceği konusunda şüphelerini dile getiriyor. Öte yandan, Ukrayna’ya 2026 mali yılında 283 milyon sterlinlik ikili yardım taahhüdünde bulunulması, insani ve altyapı desteğinin de süreceğini gösteriyor. Bu yardım, Ukrayna’nın yeşil geçiş ofisi ve yönetim reform programlarına da kaynak sağlayacak.
Rusya’dan gelen tepkiler ise sert oldu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, anlaşmayı “Ukrayna’ya silah sevkiyatının Rusya için meşru bir hedef haline geleceği” şeklinde yorumladı ve NATO’nun doğrudan çatışmaya müdahil olduğunu savundu. Kremlin, bu tür anlaşmaların Ukrayna’yı “savaşın derinleşmesine” iteceğini öne sürerken, Batı’ya karşı sert retorik kullanmaya devam ediyor. Öte yandan, Ukrayna’nın Ukrayna Hava Kuvvetleri’nden yapılan açıklamalar, Thales füzelerinin drone saldırılarına karşı etkili bir kalkan oluşturabileceğini ve yerli üretim interceptor dronlarla sinerji yaratabileceğini ifade etti. Ancak, füzelerin teslimatının zamanlaması ve üretim kapasitesi konusunda belirsizlikler, Ukrayna’nın acil ihtiyaçlarını ne ölçüde karşılayacağı sorusunu gündeme getiriyor.
Anlaşmanın arka planında, ABD’nin Ukrayna’ya askeri yardımlardaki geçici duraksamaları da etkili oldu. Trump yönetiminin son haftalarda bazı sevkiyatları askıya alması, Ukrayna’yı Avrupa’daki müttefiklerine daha fazla yönelmeye itti. Özellikle Patriot füzesi sevkiyatlarının ertelenmesi, Ukrayna’nın hava savunmasında boşluklar yaratırken, Birleşik Krallık’ın bu anlaşmayla boşluğu doldurma çabası dikkat çekiyor. Trump, 8 Temmuz 2025’te Ukrayna’ya 10 Patriot füzesi gönderme sözü verse de, bu miktarın Ukrayna’nın ihtiyaçlarını karşılamaya yetmeyeceği belirtiliyor. Ukrayna Dışişleri Bakanı Andrii Sybiha, son haftalarda Rusya’nın 330’dan fazla füze ve 5.000’den fazla drone ile saldırı düzenlediğini ve hava savunmasının acilen güçlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Thales’in Belfast’taki üretim tesisleri, bu anlaşma ile yoğun bir çalışma dönemine giriyor. Şirket, Martlet ve Starstreak füzelerinin üretimini hızlandırmak için ek personel ve ekipman yatırımı yapacağını duyurdu. Füzelerin 3.000 metreye kadar menzile sahip olduğu ve drone’lara karşı yüksek isabet oranı sunduğu belirtiliyor. Ancak, üretim hattındaki lojistik zorluklar ve hammadde temini gibi faktörler, teslimatların planlanan takvime uygun olup olmayacağı konusunda soru işaretleri yaratıyor. Ukrayna tarafı, füzelerin ilk sevkiyatının 2026 başında gerçekleşmesini umuyor, ancak bu tarih resmi olarak doğrulanmadı.
Sivil halk üzerindeki etkiler de göz ardı edilemez. Son saldırılarda Kyiv ve Lutsk gibi şehirlerde elektrik şebekeleri zarar gördü, sığınaklara yönelen sivillerin sayısı arttı ve 15’ten fazla sivil yaralandı. Ukrayna İçişleri Bakanlığı, altyapı hasarlarının ekonomik toparlanmayı zorlaştırdığını bildirdi. Thales füzelerinin, bu tür sivil kayıpları azaltmada etkili olabileceği umulurken, halk arasında anlaşmaya yönelik iyimserlik kadar endişe de hakim. Bazı Ukraynalılar, Batı’dan gelen desteğin sürekliliği konusunda şüphelerini dile getiriyor.
Uluslararası toplumdan gelen tepkiler ise karışık. Avrupa Birliği, anlaşmayı “Ukrayna’nın savunmasına verilen önemli bir destek” olarak selamlarken, Almanya ve Fransa gibi ülkeler benzer adımlar atmaya hazırlanıyor. Ancak, Rusya’nın NATO’yu suçlayıcı açıklamaları, bölgedeki gerilimi artırabilir. Çin ve Hindistan gibi tarafsız ülkeler, bu tür silah sevkiyatlarının çatışmayı uzatabileceği uyarısında bulundu. X platformunda kullanıcılar, anlaşmayı hem umut verici hem de riskli bulan görüşler paylaşıyor; bazıları Birleşik Krallık’ın liderliğini övüyor, diğerleri ise savaşın daha da derinleşmesinden korkuyor.
Anlaşmanın uzun vadeli etkileri, hem Ukrayna’nın savunma stratejisini hem de Avrupa’daki savunma iş birliğini şekillendirebilir. Ukrayna, yerli dron teknolojisiyle Thales füzelerini entegre ederek hibrit bir savunma sistemi oluşturmayı planlıyor. Bu, Batı ile iş birliğinin bir göstergesi olarak görülüyor. Ancak, Rusya’nın dron üretim kapasitesinin artması ve ABD’nin yardım politikalarındaki belirsizlik, Ukrayna’yı daha fazla Avrupa’ya bağımlı hale getirebilir. Birleşik Krallık’ın bu anlaşmayla savunma sanayiinde liderlik rolü üstlenmesi, Avrupa’da yeni bir savunma ittifakının temellerini atabilir.
Uzmanlar, Thales füzelerinin etkili olabilmesi için eğitim ve lojistik desteğin kritik olduğunu vurguluyor. Ukrayna ordusunun bu sistemleri hızlıca entegre edebilmesi için Birleşik Krallık’tan ek teknik yardım talebinde bulunulması bekleniyor. Ayrıca, füzelerin bakım ve yenileme süreçlerinin maliyetinin kim tarafından karşılanacağı da belirsizliğini koruyor. Bu durum, anlaşmanın sürdürülebilirliği konusunda tartışmalara yol açabilir.
Öte yandan, çevre grupları anlaşmanın çevresel etkilerine dikkat çekiyor. Belfast’taki üretim tesislerinin artan faaliyetleri, karbon emisyonlarını artırabilir ve yerel ekosisteme zarar verebilir. Ukrayna’da ise savaşın yol açtığı çevre kirliliği, Thales füzelerinin kullanımının ekolojik sonuçlarını gündeme getiriyor. Bu eleştiriler, savunma politikalarının çevresel boyutlarını tartışmaya açıyor.
Sonuç olarak, Ukrayna ve Birleşik Krallık arasındaki Thales anlaşması, savaşın seyrini değiştirebilecek potansiyele sahip bir adım olarak görülüyor. Ancak, üretim kapasitesi, teslimat zamanlaması ve Rusya’nın tepkileri gibi unsurlar, bu anlaşmanın başarısını belirleyecek. Zelenskyy’nin uluslararası toplumdan daha fazla destek talebi, barış sürecinin hızlandırılması için bir çağrı niteliği taşıyor. Bu anlaşma, Ukrayna’nın direncini güçlendirse de, çatışmanın sona ermesi için diplomatik çabaların da eşlik etmesi gerektiği açıkça ortada.
Yorum & Analiz
Thales ile imzalanan bu anlaşma, Ukrayna’nın hava savunmasını güçlendirme yolunda önemli bir adım, ancak başarı şansı birkaç kritik faktöre bağlı. Rusya’nın dron ve füze saldırılarının yoğunluğu, Thales füzelerinin etkinliğini test edecek; eğer üretim ve teslimatlar gecikirse, Ukrayna’nın acil ihtiyaçları karşılanamayabilir. Birleşik Krallık’ın ekonomik kazanımlar elde etme hedefi anlaşılabilir, fakat bu, Ukrayna’nın savaş yükünü hafifletmekten çok stratejik bir hamle olarak da yorumlanabilir.
ABD’nin yardım politikalarındaki belirsizlik, Birleşik Krallık’ı bu anlaşmayla öne çıkmaya itmiş gibi görünüyor. Ancak, Trump’ın 10 Patriot füzesi sözü, Thales anlaşmasının gölgesinde kalabilir ve Ukrayna’yı Avrupa’ya daha fazla bağımlı hale getirebilir. Rusya’nın sert tepkisi, NATO ile gerilimi artırabilir; bu da Avrupa’daki savunma iş birliğini güçlendirebilir, fakat aynı zamanda çatışmayı genişletebilir. X’teki karışık görüşler, halkın hem umut hem de şüphe taşıdığını gösteriyor; bu, Batı desteğinin sürekliliğine olan güvenin sarsıldığını ima edebilir.
Uzun vadede, Thales füzelerinin Ukrayna’nın savunma stratejisini dönüştürme potansiyeli var, ancak bu, lojistik ve eğitimle desteklenmezse sınırlı kalabilir. Çevresel eleştiriler ve maliyet paylaşımı gibi konular, anlaşmanın sürdürülebilirliğini sorgulatıyor. Barış için diplomatik çabalar hızlanmazsa, bu tür askeri adımlar sadece geçici bir rahatlama sağlayabilir. Gelecek, tarafların uzlaşma iradesine ve uluslararası baskının dengesine bağlı olacak.
Kaynaklar: Reuters, Associated Press, The Eastern Herald, Daily Times, Euronews, CIVILNET, TASS, Aze.Media, Caliber, Azernews, Middle East Eye, APA, The Guardian, BBC