İran, IAEA ile İşbirliğini Askıya Aldı, Nükleer Gerginlik Tırmandı

İran parlamentosu, Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (IAEA) ile işbirliğini askıya alan bir tasarıyı oybirliğiyle kabul etti. Bu karar, ABD ve İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine düzenlediği hava saldırılarının ardından Batı ile gerginliği tırmandırdı. İran'ın Anayasa Konseyi tarafından 26 Haziran 2025'te onaylanan karar, İran'ın nükleer altyapısının güvenliği garanti altına alınana kadar IAEA'nın Natanz, Fordow ve İsfahan gibi önemli nükleer tesislerdeki denetim ve gözetim faaliyetleri dahil olmak üzere tüm gönüllü şeffaflık önlemlerini durduruyor.

Haber Giriş Tarihi: 27.06.2025 19:58
Haber Güncellenme Tarihi: 27.06.2025 19:58
www.jeopolitikhaber.com

Dışişleri Bakanı Abbas Araghchi yaptığı açıklamada, IAEA ve Genel Direktörü Rafael Grossi'yi bu kopukluktan sorumlu tuttu ve ajansı, uluslararası hukuku ihlal ettiğini söylediği saldırıları kınamamakla suçladı. Araghchi, İran Atom Enerjisi Kurumu Başkanı Mohammad Eslami'nin Grossi'yi İsrail'in saldırganlığını ele almaması nedeniyle eleştiren sözlerini yineleyerek, “IAEA, haksız bir saldırı savaşının ortağı haline geldi” dedi.

221 oyla kabul edilen ve bir çekimserin olduğu yasa tasarısının yürürlüğe girmesi için İran'ın Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'nin onayı gerekiyor. Tasarı, IAEA'nın gelecekteki denetiminin İran'ın nükleer tesislerinin güvenliği ve uranyum zenginleştirme hakkının garanti edilmesine bağlı olacağını belirtiyor. Parlamento Başkanı Mohammad Bagher Ghalibaf, İran'ın nükleer tesislerine ciddi hasar veren saldırıları kınamamakla IAEA'yı “uluslararası itibarını satmakla” suçladı.

13 Haziran'da İsrail tarafından başlatılan ve ardından ABD'nin B-2 hayalet bombardıman uçaklarıyla devam eden hava saldırıları, İran'ın nükleer altyapısını hedef aldı ve hasarın boyutu konusunda çelişkili haberler çıktı. ABD Başkanı Donald Trump, saldırıların İran'ın nükleer programını “yok ettiğini” iddia ederken, ABD Savunma İstihbarat Ajansı'nın değerlendirmesine göre, gerileme birkaç ayla sınırlı kaldı. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Esmail Baghaei de dahil olmak üzere İranlı yetkililer, “ciddi hasar” olduğunu kabul ettiler, ancak ülkenin sivil nükleer programını hızlandıracaklarını söylediler.

IAEA Genel Direktörü Rafael Grossi, askıya alınma kararından duyduğu endişeyi dile getirerek, müfettişlerin hasarı değerlendirmek ve İran'ın silah yapımına uygun seviyeye yakın, %60 saflıkta 408,6 kg olduğu tahmin edilen yüksek oranda zenginleştirilmiş uranyum stoklarını doğrulamak için geri dönmesi gerektiğini vurguladı. Grossi, nükleer tesislere yönelik saldırıların “ciddi sonuçlar” doğurabileceği uyarısında bulunarak, tüm tarafları radyolojik kazaları önlemek için itidal göstermeye çağırdı.

Bu karar, 12 Haziran'da IAEA'nın İran'ın nükleer silahların yayılmasını önleme yükümlülüklerini ihlal ettiğini ilan eden ve 20 yıldır ilk kez alınan bir kararın ardından geldi. İran Dışişleri Bakanlığı, kararı “siyasi amaçlı” olarak nitelendirerek, saldırılara zemin hazırladığını iddia etti. Bazı İranlı sertlik yanlıları, bölgenin istikrarını daha da bozabilecek bir adım olarak, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'ndan tamamen çekilmeyi savunuyor.

Sosyal mecralardaki paylaşımlar, küresel tepkilerin kutuplaştığını yansıtıyor. Bazı kullanıcılar İran'ın kararını nükleer denetime yönelik bir tehdit olarak kınarken, diğerleri Batı'nın saldırganlığına karşı bir duruş olarak destekliyor. Askıya alma kararı, nükleer silahlanma korkularını artırırken, piyasalar petrol fiyatlarında ve enerji odaklı ETF'lerde dalgalanmalar yaşıyor.

Diplomatik çabalar başarısızlıkla sonuçlanırken ve ABD-İran görüşmelerinin yeniden başlaması için kesin bir tarih belirlenmezken, uluslararası toplum olası bir tırmanışa hazırlanıyor. Grossi, IAEA'nın diyaloğu kolaylaştırmaya hazır olduğunu yineledi, ancak İran'ın meydan okuyan tavrı, bölgesel istikrar ve küresel nükleer silahların yayılmasının önlenmesi çabaları açısından sertleşen bir tutumu işaret ediyor.

KÜRESEL EKONOMİYE OLASI ETKİLERİ:

İran'ın 25 Haziran 2025'te duyurduğu IAEA ile işbirliğini askıya alma kararı, jeopolitik gerilimin artması ve olası arz kesintileri endişeleri nedeniyle küresel petrol piyasalarında önemli bir belirsizlik yarattı. Bu karar, ABD ve İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine yönelik hava saldırıları ve İran'ın misilleme eylemleriyle birleşerek petrol fiyatlarının dinamiklerini şimdiden etkiledi.

Piyasanın Anlık Tepkisi: İran'ın ABD ile nükleer müzakereleri iptal etmesi ve Orta Doğu'daki gerilimin tırmanmasıyla petrol fiyatları yükseldi. 14 Haziran 2025 tarihli X'teki gönderiler, İran'ın nükleer müzakereleri durdurması ve bölgesel çatışma riski nedeniyle WTI ham petrolünün yıl sonuna kadar 94,10 dolara ulaşacağı tahminini içeriyor. Brent ham petrolü, İsrail'in İran'ın nükleer tesislerine düzenlediği saldırıların ardından 13 Haziran 2025'te %6,69 artışla 74 dolara yükseldi.Hürmüz Boğazı Endişeleri: İran parlamentosu, küresel petrol arzının %20'sini sağlayan kritik bir darboğaz olan Hürmüz Boğazı'nın kapatılmasını görüşmeye karar verdi, ancak nihai karar Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi'ne ait. İran'ın kendi petrol ihracatına etkisi nedeniyle tam bir kapatma olasılığı düşük, ancak X'teki paylaşımlarda belirtildiği gibi, kısmi veya “yumuşak bir abluka” bile tanker trafiğini aksatabilir. Bu tür önlemler petrol fiyatlarını önemli ölçüde artırabilir. Bazı tahminlere göre, boğazın tamamen kapatılması halinde varil başına fiyatın iki katına çıkarak 150 doların üzerine çıkabileceği belirtiliyor.

Son Fiyat Düzeltmesi: 23 Haziran 2025'te, İran'ın Hürmüz Boğazı'ndaki petrol tanker trafiğini kesmek yerine Katar'daki bir ABD askeri üssüne saldırmayı tercih etmesi üzerine petrol fiyatları %7'nin üzerinde düşüş kaydetti. Brent ham petrolü 5,53 dolar düşüşle varil başına 71,48 dolara, WTI ise 68,51 dolara geriledi. Bu durum, arz kesintilerine ilişkin acil endişeleri azalttı, ancak bölgedeki gerginliklerin devam etmesi nedeniyle piyasalar dalgalı seyrini sürdürdü.Uzun Vadeli Riskler: İran'ın IAEA ile işbirliğini askıya alması, ihracat gelirlerinin %40'ını ve GSYİH'sinin %23'ünü oluşturan petrol altyapısını hedef alabilecek ek yaptırımlar veya askeri eylemler dahil olmak üzere, olası bir tırmanışa ilişkin endişeleri artırıyor.

HSBC analistlerinin de belirttiği gibi, İsrail veya ABD'nin İran'ın petrol sahalarına veya rafinerilerine saldırması, küresel petrol arzını önemli ölçüde daraltarak Brent fiyatlarını varil başına 80 doların üzerine çıkarabilir. Tersine, gerginliklerin azalması halinde jeopolitik risk primi azalabilir ve fiyatlar istikrar kazanabilir.Piyasa oynaklığı: Askıya alma kararı, İran'ın uranyum zenginleştirme faaliyetlerini artırması ve bölgedeki askeri eylemlerle birleşerek enerji odaklı ETF'lerde ve vadeli işlem piyasalarında oynaklığın artmasına neden oldu.

Yatırımcılar, durumun gelişmesine bağlı olarak petrol, doğal gaz ve uranyum fiyatlarında dalgalanmalar bekleyerek jeopolitik risk primini fiyatlara yansıtıyor.

Özetle, petrol fiyatları arz kesintileri endişeleri nedeniyle keskin artışlar yaşarken, İran'ın petrol akışına doğrudan müdahale etmekten kaçınan son eylemleri bazı fiyat düzeltmelerine yol açtı. Ancak, IAEA işbirliğinin devam eden askıya alınması ve özellikle Hürmüz Boğazı'nı ilgilendiren gerilimin daha da tırmanma olasılığı, en kötü senaryolarda varil başına 80 ila 150 doların üzerinde önemli fiyat artışları riskini canlı tutuyor. Piyasalar, İran'ın nükleer politikasındaki gelişmelere ve bölgesel askeri dinamiklere duyarlı olmaya devam edecektir.