7-8 Temmuz 2025 tarihlerinde Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde düzenlenen BRICS Zirvesi, Küresel Güney’in küresel yönetişimde daha fazla söz hakkı talebini bir kez daha gündeme getirdi. “Küresel Güney İşbirliğini Güçlendirme: Daha Kapsayıcı ve Sürdürülebilir Yönetişim” temasıyla gerçekleştirilen zirve, genişleyen üyelik yapısıyla dikkat çekti. Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika, Mısır, Etiyopya, Endonezya, İran ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden oluşan blok, dünya nüfusunun yaklaşık yarısını ve küresel GSYİH’nin önemli bir kısmını temsil ediyor. Zirve, mevcut uluslararası kurumların reforme edilmesi ve gelişmekte olan ülkelerin çıkarlarının korunması için güçlü bir platform sundu.
Zirvenin ana gündem maddelerinden biri, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) ve Uluslararası Para Fonu (IMF) gibi yapılarında köklü değişiklikler yapılması talebiydi. Liderler, Batı merkezli bu kurumların gelişmekte olan ülkeleri yeterince temsil etmediğini vurguladı. Özellikle Afrika, Latin Amerika ve Karayipler’den ülkelerin karar alma süreçlerine daha fazla dahil edilmesi gerektiği üzerinde duruldu. Zirve kapsamında iklim finansmanı da önemli bir konu olarak ele alındı; zengin ülkelerden, yoksul ülkelerdeki sera gazı emisyonlarının azaltılması için kaynak sağlaması talep edildi. Ayrıca, Tropikal Ormanlar Daima Tesisi gibi girişimler, Küresel Güney’in liderliğinde çevre koruma çabalarını desteklemeyi amaçlıyor. Brezilya’nın Kasım 2025’te düzenleyeceği COP30’a hazırlık olarak, bu tür finansman modellerinin önemi sıkça vurgulandı.
Zirve, aynı zamanda ekonomik dayanıklılığı artırma hedefiyle yeni finansal mekanizmaların geliştirilmesine odaklandı. BRICS Çok Taraflı Garantiler Girişimi’nin pilot uygulaması, üye devletlere finansman maliyetlerini düşürmeyi ve yatırımları artırmayı hedefliyor. Bu girişim, özellikle altyapı ve sürdürülebilir kalkınma projelerinde özel sektörün katılımını teşvik etmeyi amaçlıyor. Ayrıca, yapay zekâ kullanımına yönelik düzenlemeler ve veri koruma mekanizmaları gibi yenilikçi adımlar, blokun teknolojik iş birliğine verdiği önemi bir kez daha ortaya koydu.
İç Çatışmalar ve FırsatlarAncak zirve, sadece birlik ve dayanışma mesajlarıyla sınırlı kalmadı. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in program çakışmaları ve jeopolitik gerilimler nedeniyle zirveye katılmaması, blok içindeki bölünmeleri gözler önüne serdi. Bu durum, BRICS’in farklı ekonomik ve siyasi hedeflerinin ortak bir duruş sergilemesini zorlaştırdığına işaret ediyor. Örneğin, de-dollarizasyon ve ticaret politikaları gibi konularda görüş ayrılıkları dikkat çekti. Buna rağmen, Brezilya Devlet Başkanı Luiz Inácio Lula da Silva’nın çok taraflı diplomasi ve iklim liderliği vurgusu, blokun geleceği için umut verici bir ton oluşturdu.
Zirve, Küresel Güney’in ekonomik ve sosyal kalkınma alanındaki taleplerini de ele aldı. Sağlık eşitsizliklerini ortadan kaldırmayı hedefleyen Sosyal Belirleyicilere Bağlı Hastalıkların Ortadan Kaldırılması Ortaklığı gibi girişimler, blokun insan odaklı bir vizyon benimsediğini gösteriyor. Ayrıca, dijital kamu altyapısı ve eğitim değişimi alanındaki iş birliği önerileri, uzun vadeli kalkınma stratejilerinin bir parçası olarak öne çıktı. Bu adımlar, BRICS’in yalnızca ekonomik bir ittifak değil, aynı zamanda kültürel ve insani bir platform olma yolunda ilerlediğini kanıtlıyor.
Küresel Güney’in Yeni Rolü Kurumsal Reform TalepleriZirve, Küresel Güney’in uluslararası kurumlar içinde daha fazla temsil arayışını merkeze aldı. BMGK’nın yapısının değişmesi ve IMF’nin kotalarının yeniden düzenlenmesi talepleri, gelişmekte olan ülkelerin ekonomik ağırlığının göz ardı edilemeyeceğini ortaya koydu. Liderler, bu reformların sembolik olmaktan öteye geçerek somut sonuçlar doğurması gerektiğini savundu. Özellikle Hindistan ve Brezilya’nın daimi BMGK üyeliği talepleri, blok içindeki dayanışmayı güçlendiren bir unsur olarak öne çıktı. Ayrıca, Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) uyuşmazlık çözüm mekanizmasının restore edilmesi ve Etiyopya ile İran’ın DTÖ’ye üyelik süreçlerinin desteklenmesi, ekonomik kapsayıcılığı artırma çabalarının bir parçası olarak değerlendirildi.
İklim ve Ticaret Dinamikleriİklim değişikliğiyle mücadelede Küresel Güney’in liderliği, zirvenin bir diğer odak noktasıydı. Brezilya’nın COP30’a hazırlık kapsamında tropikal ormanların korunması için finansman çağrıları yapıldı. Çin ve BAE’nin bu alandaki yatırım taahhütleri, iş birliğinin somut bir yansıması olarak görüldü. Ancak, petrolün enerji karışımındaki rolü konusunda farklı görüşler, blokun tek bir pozisyon belirlemede zorlandığını gösterdi. Ticaret cephesinde, tek taraflı yaptırımlara karşı çıkıldı ve DTÖ’nün işlevselliğinin artırılması için adımlar atılması gerektiği vurgulandı.
Zirve, aynı zamanda kritik minerallerin tedarik zincirinde güvenliği ve dayanıklılığı artırma konusuna da değindi. Hindistan’ın bu alanda liderlik yapma önerisi, blokun stratejik kaynaklara erişimdeki önemini vurguladı. Ayrıca, BRICS Yeni Kalkınma Bankası’nın (NDB) projelerinde talebe dayalı ve uzun vadeli sürdürülebilirlik ilkelerinin benimsenmesi gerektiği üzerinde duruldu.
Gelecek Perspektifleri ve Zorluklar Uzmanların DeğerlendirmeleriEkonomistler, BRICS’in reform çağrılarının 2026’ya kadar küresel ekonomide yankılanabileceğini öngörüyor. Ancak, iç farklılıkların aşılması ve Batılı güçlerin direnci, bu hedeflerin gerçekleşme olasılığını belirsiz kılıyor. Zirve, Küresel Güney’in çok kutuplu bir dünya düzenine geçişte kilit bir rol oynayabileceğini kanıtlasa da, bu sürecin başarısı iş birliğine bağlı olacak. Bazı uzmanlar, ABD’nin BRICS ülkelerine yönelik yeni tarifelerle ilgili tehditlerinin, blokun birliğini test edebileceğini belirtiyor.
Yeni Bir Dünya Düzeni Mümkün mü?BRICS Zirvesi, Küresel Güney’in küresel sahneye çıkışı için bir dönüm noktası olabilir. Lula’nın çok taraflı diplomasi vurgusu ve iklim liderliği girişimleri, blokun yalnızca bir karşıtlık platformu olmadığını, aynı zamanda yapıcı bir vizyon sunduğunu gösteriyor. Ancak, iç uyumun sağlanması ve dış baskıların yönetilmesi, bu yeni düzenin şekillenmesinde belirleyici olacak. Zirve, hem fırsatlar hem de zorluklarla dolu bir geleceğin kapısını araladı. Küresel Güney’in sesinin daha güçlü bir şekilde duyulması, uluslararası iş birliğinin derinleştirilmesine bağlı olacak.
Zirve sonrası yayımlanan Rio Bildirgesi, bu çabaların bir manifesto niteliği taşıdığını ortaya koyuyor. Bildirge, barış, sürdürülebilir kalkınma ve teknolojik iş birliği taahhütlerini yinelerken, küresel yönetişimde adalet ve kapsayıcılık ilkelerini merkeze alıyor. Bu süreçte, BRICS’in yeni üyelerinin entegrasyonu ve NDB’nin finansal kapasitesinin artırılması, blokun geleceğindeki kritik unsurlar olarak öne çıkıyor. Uzmanlar, bu adımların başarısının, Küresel Güney’in ekonomik ve politik ağırlığını artırmada kilit rol oynayabileceğini ifade ediyor.