Modern savaş, köklü bir dönüşüm geçiriyor. Geleneksel savaş yöntemlerine sahip olsun ya da olmasın, günümüzün rakipleri artık siyasi, ekonomik, askeri ve bilgilendirme alanlarını birleştiren hibrit savaş taktiklerini kullanıyor. Bu taktikler, hızlı, düşük maliyetli ve stratejik etkileri olan operasyonlarla düşmanları zayıflatıyor. Eğer bu yeni savaş stratejilerine karşı önlem alınmazsa, ABD’nin yenilik, zenginlik, uzmanlık ve coğrafi avantajlarla kurduğu küresel üstünlüğü tehdit altına girebilir. Savaş alanı artık sadece cephelerle sınırlı değil; tarlalar, nakliye konteynerleri, elektrik şebekeleri ve telekomünikasyon ağları gibi sivil alanlar da hedef haline geldi. Bu makale, hibrit savaşın nasıl çalıştığını, kritik altyapılara yönelik tehditleri ve ABD’nin bu yeni tehlikelere karşı nasıl bir strateji geliştirmesi gerektiğini sade bir şekilde ele alıyor.
Hibrit Savaşın Özü: Fırsatlar ve TehditlerHibrit savaş, geleneksel ve geleneksel olmayan yöntemleri birleştirerek siyasi ve askeri hedeflere ulaşmayı amaçlıyor. Bu taktikler, düşük maliyetli ve tespit edilmesi zor olduğu için stratejik rekabette avantaj sağlıyor. Üç temel trend, hibrit savaşın yaygınlaşmasını körüklüyor:
Gelişen Teknoloji: İnsansız hava araçları (drone’lar), siber araçlar ve yapay zeka gibi teknolojiler, devlet ve devlet dışı aktörlerin düşük maliyetle etkili saldırılar düzenlemesini sağlıyor. Siyasi Kayıtsızlık: Birçok ülke, kritik altyapıların korunması veya yabancı yatırımların denetlenmesi konusunda yetersiz kalıyor, bu da düşmanların boşluklardan faydalanmasına olanak tanıyor. Kritik Altyapıya Yakınlık: Askeri üsler veya altyapılar yakınındaki arazi alımları ya da ticari ürünler, düşmanların casusluk, sabotaj veya saldırı için gizli üsler kurmasını kolaylaştırıyor.Bu trendler, savaşın artık sadece ordular arasında değil, günlük yaşamın içinde geçtiğini gösteriyor. Tarlalar, limanlar, elektrik şebekeleri ve hatta sosyal medya, hibrit savaşın yeni cepheleri haline geldi.
Çin’in Truva Atı: Altyapıdaki Gizli TehditlerMayıs 2025’te Reuters, ABD Enerji Bakanlığı’nın bir raporunu yayımladı. Rapora göre, Çin üretimi yüksek voltajlı transformatörler, ABD elektrik şebekesine yerleştirilmiş ve gizli iletişim yetenekleri içeriyor. Bu “arka kapılar”, Çin’in şebekeyi uzaktan devre dışı bırakma veya bozma potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Böyle bir sabotaj, ABD’nin krizlere yanıt verme veya askeri seferberlik yeteneğini sekteye uğratabilir. 2024 Ulusal İstihbarat Tehdit Değerlendirmesi, bu tür güvenlik açıklarının Çin’in hibrit savaş stratejisinin bir parçası olduğunu belirtiyor. Bu olay, sıradan altyapı ürünlerinin bile stratejik bir tehdit haline gelebileceğini ortaya koyuyor.
Çin’in hibrit taktikleri bununla sınırlı değil. Kasım 2024 ile Şubat 2025 arasında, ABD ve müttefik istihbarat servisleri, Çin gemilerinin denizaltı iletişim kablolarını hedef alan üç sabotaj olayını tespit etti. Bu kablolar, müttefiklerin dijital ekonomilerini ve askeri komuta sistemlerini bağlıyor. Çin, “makul inkar” kisvesi altında bu operasyonları gerçekleştirerek küresel iletişim altyapısını bozuyor ve rakiplerinin kaynaklarını tüketiyor. Bu tür gri bölge operasyonları, açık bir çatışmaya gerek kalmadan stratejik avantaj sağlıyor.
Ukrayna’nın Örümcek Ağı Operasyonu1 Haziran 2025’te Ukrayna, Rusya’nın stratejik bombardıman uçaklarını hedef alan “Örümcek Ağı Operasyonu”nu başlattı. Rusya içindeki gizli konumlardan fırlatılan tek kullanımlık saldırı drone’ları, Tu-95 bombardıman uçakları gibi stratejik hedefleri beş Rus hava üssünde vurdu. Bu operasyon, ticari ve gizli yöntemlerle fiziksel erişim sağlanmasının hibrit savaşta ne kadar etkili olduğunu gösteriyor. Düşük maliyetli, kullanımı kolay teknolojiler, hem geleneksel hem de geleneksel olmayan aktörlere büyük avantaj sağlıyor. 2025 Tehdit Değerlendirmesi’nde ABD istihbaratı, Çin gibi rakiplerin benzer taktikleri ABD altyapılarına, üslerine veya devlet tesislerine karşı kullanabileceğini belirtti.
İsrail’in Yükselen Aslan Operasyonu12 Haziran 2025’te İsrail, İran’ın teröre devlet sponsorluğu, vekil savaşları ve nükleer yayılma faaliyetlerine karşı “Yükselen Aslan Operasyonu”nu gerçekleştirdi. Mossad, İran içinde gizli üslerden drone’lar ve füze lançerleri konuşlandırarak mühimmat fabrikaları ve hava savunma bataryaları gibi hedefleri vurdu. Bu operasyon, Ukrayna’nınkine benzer şekilde, gizli üsler ve yakınlık avantajının stratejik etkiler yaratabileceğini gösterdi. İsrail’in hızlı, hassas ve etkili saldırıları, hibrit savaş taktiklerinin geleneksel güçlerle nasıl birleştirilebileceğini ortaya koydu.
Yasal Boşluklar ve Stratejik RisklerABD, hibrit tehditlere karşı hâlâ hazırlıksız. Kritik altyapı alımları genellikle düşman denetiminden yoksun, askeri üsler yakınındaki araziler federal yasalardan korunmuyor. 2023’te önerilen “Üslerimizi Koruma Yasası” gibi önlemler, ekonomik, siyasi ve sivil özgürlük kaygıları nedeniyle ilerleme kaydedemedi. Bu hareketsizlik, düşmanların boşluklardan faydalanmasına izin veriyor. Örneğin, yabancı düşman firmaların askeri üsler yakınında arazi satın alması veya çift kullanımlı sistemlerin ithalatı, ciddi güvenlik riskleri doğuruyor.
Çözüm Önerileri: Hibrit Tehditlere Karşı StratejiABD’nin hibrit savaş taktiklerini etkisiz hale getirmek ve düşmanların yakınlık avantajını ortadan kaldırmak için beş alanda strateji geliştirmesi gerekiyor:
Altyapı Güçlendirme: Elektrik şebekeleri, iletişim düğümleri ve transformatörler gibi kritik altyapılar için düşman odaklı denetim süreçleri getirilmeli. Arazi ve Erişim Kontrolü: Askeri veya ulusal güvenlik tesisleri yakınında yabancı devlet bağlantılı firmaların arazi alımı veya uzun vadeli kiralamaları kısıtlanmalı. Hibrit Tehdit Doktrini: Hibrit savaş, ulusal savunma doktrininde stratejik bir tehdit kategorisi olarak tanımlanmalı ve kurumlar arası planlamaya entegre edilmeli. Kamu-Özel Sektör İş Birliği: Sivil altyapı sektörleriyle istihbarat paylaşımı ve tehdit koordinasyonu resmileştirilmeli. Yasal Çeviklik: Üslerimizi Koruma Yasası gibi hedefe yönelik yasalar, anayasal normlara zarar vermeden düzenleyici boşlukları kapatmalı.Bu adımlar, hibrit savaşın yeni cephelerine—limanlar, tarlalar, telekomünikasyon ağları ve sosyal medya—karşı hazırlıklı olmayı sağlayabilir.
AB–Kanada Anlaşması ile BağlantıAB ve Kanada’nın 23 Haziran 2025’te imzaladığı Güvenlik ve Savunma Anlaşması, hibrit savaş tehditlerine karşı transatlantik bir yanıt olarak öne çıkıyor. Anlaşma, siber güvenlik, uzay güvenliği ve kritik altyapıların korunması gibi alanlarda iş birliğini güçlendiriyor. Ukrayna’ya destek ve dijital standartlar gibi ortak hedefler, hibrit tehditlere karşı dayanıklılığı artırmayı amaçlıyor. Bu anlaşma, hibrit savaşın geleneksel ittifakları nasıl yeniden şekillendirdiğini ve çok kutuplu bir Batı güvenlik düzenine geçişi hızlandırdığını gösteriyor.
Sonuç: Yeni Bir Stratejik GerçeklikHibrit savaş, stratejik rekabeti yeniden tanımlıyor. Düşük maliyetli, tespit edilmesi zor ve etkili operasyonlarla düşmanlar, geleneksel savaş olmadan büyük zararlar verebiliyor. Çin’in altyapı sabotajları, Ukrayna’nın drone operasyonları ve İsrail’in gizli saldırıları, bu yeni savaşın gücünü ortaya koyuyor. ABD, bu tehditlere karşı koyabilmek için altyapısını güçlendirmeli, yasalarını güncellemeli ve hibrit savaşın yeni cephelerine hazırlıklı olmalı. AB–Kanada Anlaşması gibi iş birlikleri, bu mücadelede önemli bir adım. Eğer bu tehditler ciddiye alınmazsa, küresel üstünlük ve ulusal güvenlik tehlikeye girebilir.