Hürmüz Boğazı, İran ile Arap Yarımadası arasında 33 kilometre genişliğindeki dar bir su yolu, küresel enerji ticaretinin can damarıdır. Dünyanın ham petrol üretiminin yaklaşık beşte biri bu boğazdan geçiyor ve bu, küresel ekonomik istikrar için hayati bir önem taşıyor. Ancak, bu petrolün %80’inden fazlası Asya ülkelerine, özellikle Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore’ye gidiyor. Buna rağmen, boğazın güvenliğini sağlama yükü hâlâ büyük ölçüde Batı güçlerinin, özellikle ABD’nin omuzlarında. Bu durum, Asya’nın enerji güvenliğindeki stratejik bir çelişkiyi ortaya koyuyor: En çok bağımlı olanlar, en az sorumluluk alıyor. Küresel düzenin çok kutuplu bir yapıya evrildiği ve jeopolitik risklerin arttığı 2025’te, Asya’nın büyük güçlerinin Hürmüz Boğazı’nın güvenliğinde daha aktif bir rol üstlenmesi gerekiyor. Aksi takdirde, bu bölgedeki bir kesinti, Asya ekonomilerini ciddi bir enerji krizine sürükleyebilir. Bu makale, Hürmüz Boğazı’nın jeopolitik önemini, Asya’nın bağımlılığını ve alınabilecek önlemleri sade bir şekilde ele alıyor.
Hürmüz Boğazı’nın Stratejik ÖnemiHürmüz Boğazı, Basra Körfezi’ni Umman Körfezi ve Arap Denizi’ne bağlayan, 167 kilometre uzunluğunda ve en dar noktasında 33 kilometre genişliğinde bir su yoludur. Bu boğaz, dünyanın en önemli enerji geçiş noktalarından biridir. ABD Enerji Bilgi İdaresi (EIA) verilerine göre, 2024’te boğazdan günde 20 milyon varil petrol geçti; bu, küresel petrol tüketiminin yaklaşık %20’sine denk geliyor. Ayrıca, küresel sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) ticaretinin %20’si, özellikle Katar’dan gelen sevkiyatlar, bu boğazdan geçiyor. (Kaynak: U.S. Energy Information Administration, Strait of Hormuz: The World’s Most Important Oil Transit Chokepoint, 2023)
Boğaz, yalnızca enerji değil, aynı zamanda tarım ürünleri gibi diğer malların ticaretinde de kritik bir rol oynuyor. Orta Doğu Körfez Bölgesi (MEG), buğday, arpa ve soya gibi tahıl ürünlerinin %4,2’sini bu boğaz yoluyla ithal ediyor, özellikle Brezilya ve Arjantin’den. Bir kapanma, sadece enerji değil, gıda güvenliğini de tehdit edebilir. (Kaynak: Kpler, Strait of Hormuz – What’s at Stake?, 2025)
Hürmüz’ün jeopolitik hassasiyeti, İran’ın boğazın kuzey kıyısını kontrol etmesinden kaynaklanıyor. Boğazın en dar noktasında, gemi geçiş şeritleri sadece 3 kilometre genişliğinde ve bu şeritler İran ile Umman’ın karasularında yer alıyor. İran, geçmişte boğazı kapatma tehdidini bir siyasi koz olarak kullandı. En son Haziran 2025’te, ABD ve İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine yönelik hava saldırıları sonrası İran parlamentosu boğazı kapatma kararı aldı, ancak bu karar Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmadı. (Kaynak: BBC News, What is the Strait of Hormuz and Why Does It Matter?, 2025)
Asya’nın Enerji BağımlılığıHürmüz Boğazı’ndan geçen petrol ve LNG’nin büyük bir kısmı Asya’ya yöneliyor. 2024 verilerine göre, boğazdan geçen ham petrol ve kondensatın %84’ü, LNG’nin ise %83’ü Asya pazarlarına ulaştı. Başlıca alıcılar şöyle:
Çin: Boğazdan geçen petrolün %33’ü, yaklaşık 5,4 milyon varil/gün. Çin, İran’ın en büyük petrol alıcısı ve küresel petrol ithalatının lideri. Hindistan: %13, yaklaşık 2,1 milyon varil/gün. Hindistan’ın ham petrol ithalatının %40’ı ve doğal gaz ithalatının %60’ı Hürmüz’den geçiyor. Japonya: %11, Orta Doğu petrolünün %75’i Hürmüz üzerinden geliyor. Güney Kore: %11, ham petrol ithalatının %60’ı bu boğazdan sağlanıyor. (Kaynak: U.S. Energy Information Administration, Amid Regional Conflict, the Strait of Hormuz Remains Critical Oil Chokepoint, 2025)Bu rakamlar, Asya’nın Hürmüz Boğazı’na olan bağımlılığını açıkça ortaya koyuyor. Bir haftalık bir kesinti bile enerji fiyatlarını artırabilir, tedarik zincirlerini aksatabilir ve Asya ekonomilerinde ciddi sarsıntılara yol açabilir. Örneğin, Çin’in yıllık 300 milyar dolarlık petrol ithalatı, bir kapanma durumunda %15-20 fiyat artışı görebilir, bu da enflasyonu tetikleyebilir. (Kaynak: AInvest, The Hormuz Strait: A Geopolitical Flashpoint Threatening Global Oil Markets, 2025)
İran’ın Tehditleri ve Kapasitesiİran, Hürmüz Boğazı’nı kapatma tehdidini geçmişte defalarca kullandı, ancak bu tehdit hiçbir zaman tam anlamıyla hayata geçirilmedi. 1980’lerdeki İran-Irak Savaşı sırasında “Tanker Savaşları”nda boğazda gemi saldırıları yaşansa da, tam bir kapanma olmadı. 2025’te, ABD ve İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları sonrası İran parlamentosu boğazı kapatma kararı aldı, ancak bu karar henüz uygulanmadı. İran’ın boğazı kapatma yöntemleri arasında şunlar yer alıyor:
Mayın Döşeme: Hızlı saldırı botları ve Kilo sınıfı Rus yapımı denizaltılarla boğaza mayın yerleştirilebilir. Çin yapımı EM-52 mayınları, deniz tabanından roket fırlatabiliyor. Saldırı Botları: İslam Devrim Muhafızları Ordusu (IRGC), küçük ve hızlı botlarla “sürü taktikleri” uygulayabilir. Kıyıdan Fırlatılan Füzeler: İran’ın anti-gemi füzeleri, ticari gemileri ve savaş gemilerini tehdit edebilir. Asimetrik Taktikler: Husi güçlerinin Kızıldeniz’deki saldırılarına benzer şekilde, İran vekil güçler veya siber saldırılarla boğazı istikrarsızlaştırabilir. (Kaynak: The Guardian, The Strait of Hormuz: How Could Iran Close It and Why Does It Matter?, 2025)Ancak, boğazı kapatmak İran için “ekonomik intihar” olarak görülüyor, çünkü ülkenin petrol ihracatının %96’sı Hürmüz üzerinden gerçekleşiyor. Ayrıca, böyle bir hareket, Çin gibi kilit müttefikleriyle ilişkileri zedeleyebilir. (Kaynak: CNN Business, What is the Strait of Hormuz and Why Is It So Important for Oil?, 2025)
Asya’nın Pasif TutumuHürmüz Boğazı’nın güvenliği, büyük ölçüde ABD’nin Bahreyn’deki Beşinci Filosu’na bağlı. Asya ülkeleri, bu güvenlik şemsiyesinden faydalanırken kendi katkılarını sınırlı tutuyor. Her ülkenin tutumu farklı nedenlere dayanıyor:
Çin: Çin, Hürmüz’deki güvenliği doğrudan etkilemekten kaçınıyor, çünkü İran’la yakın ilişkilerini korumak istiyor. Cibuti’deki deniz üssü ve korsan karşıtı operasyonlar, Çin’in Hint Okyanusu’ndaki varlığını artırsa da, Hürmüz’de aktif bir rol üstlenmiyor. (Kaynak: Carnegie Endowment for International Peace, Why China Is Emerging as a Main Promoter of Stability in the Strait of Hormuz, 2023) Hindistan: Hindistan, Arap Denizi’nde güçlü bir deniz doktrinine sahip, ancak Hürmüz’de kalıcı bir varlık oluşturmaktan çekiniyor. Bölgesel hassasiyetler ve askeri aşırı yüklenme korkusu, Hindistan’ı temkinli kılıyor. Japonya ve Güney Kore: Her iki ülke de Orta Doğu petrolüne bağımlı, ancak anayasal kısıtlamalar (Japonya) ve sınırlı askeri kapasite (Güney Kore), bu ülkelerin Hürmüz’de aktif rol almasını engelliyor. Japonya, “bilgi toplama görevleri” için sınırlı güç gönderiyor, ancak bu sembolik kalıyor. (Kaynak: The New York Times, Why the Strait of Hormuz Is Vulnerable to Israel-Iran Conflict, 2025)Asya’nın bu pasif tutumu, çok kutuplu bir dünyada sürdürülemez. ABD’nin stratejik odağının Hint-Pasifik’e kayması ve uzun süreli deniz operasyonlarının maliyeti, Asya ülkelerinin daha fazla sorumluluk almasını zorunlu kılıyor.
Asya’nın Alabileceği ÖnlemlerAsya’nın Hürmüz Boğazı’nın güvenliğine katkıda bulunması için şu adımlar öneriliyor:
Çok Uluslu Deniz Güvenliği Mekanizmaları: Asya ülkeleri, “Hürmüz Deniz İstikrarı Girişimi” gibi yeni bir çerçeve oluştur like a new framework such as the “Hormuz Maritime Stability Initiative” to work alongside existing Gulf cooperation mechanisms. This initiative could involve cooperative patrols, intelligence-sharing hubs, and rapid-response plans to counter threats like mines or asymmetric attacks. (Kaynak: Geopolitical Monitor, Strait of Hormuz: A Geopolitical Risk Ignored by Asia, 2025) Körfez Ülkeleriyle Stratejik Diyalog: Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore, Suudi Arabistan, BAE, Umman ve Bahreyn gibi Körfez ülkeleriyle enerji güvenliği ve deniz iş birliği üzerine özel bir diyalog platformu kurmalı. Bu, mevcut Batı merkezli güvenlik sistemlerine alternatif bir seçenek sunabilir. Liman ve Deniz Altyapısına Yatırım: Asya ülkeleri, Körfez ve Doğu Afrika’da lojistik üsler ve deniz erişim anlaşmaları geliştirmeli. Hindistan’ın Umman’daki Duqm limanı ve Çin’in Cibuti’deki üssü, bu tür adımların erken örnekleri. Diplomasi ve Caydırıcılık Dengesi: Asya ülkeleri, İran’la diplomatik ilişkileri sürdürürken, boğazda istikrarsızlığa yol açacak eylemlerin Tehran’ı izole edeceğini net bir şekilde göstermeli. Ekonomik baskı (ör. Çin’in İran petrol ithalatını azaltma tehdidi) bu mesajı güçlendirebilir. Alternatif Rotalar ve Rezervler: Asya ülkeleri, stratejik petrol rezervlerini artırmalı ve alternatif rotalara (ör. Suudi Arabistan’ın Doğu-Batı boru hattı veya BAE’nin Fujairah limanı) yatırım yapmalı. Ancak, bu rotaların kapasitesi sınırlı; örneğin, mevcut boru hatları Hürmüz’ün taşıdığı hacmin sadece %15’ini karşılayabilir. (Kaynak: U.S. Energy Information Administration, Amid Regional Conflict, the Strait of Hormuz Remains Critical Oil Chokepoint, 2025) Küresel ve Bölgesel EtkilerHürmüz Boğazı’nda bir kapanma, küresel ekonomiyi derinden etkileyebilir. Brent ham petrol fiyatları, Haziran 2025’te 69 dolardan 74 dolara yükseldi ve bir kapanma durumunda 100 doların üzerine çıkabilir. Bu, Asya’da enflasyonu artırabilir ve tedarik zincirlerini bozabilir. Örneğin, Hindistan’ın dizel ve LPG fiyatlarındaki artış, hükümetin fiyat sübvansiyonlarına başvurmasını gerektirebilir. (Kaynak: Reuters, Iran Oil Doomsday in Hormuz May Be More Fear Than Reality, 2025)
Boğazın kapanması, sadece enerji değil, gıda güvenliğini de tehdit edebilir. Körfez ülkelerinin tahıl ithalatı Hürmüz’e bağımlı, bu da bölgesel istikrarsızlığı artırabilir. Ayrıca, Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi gibi projeleri, Hürmüz’ün güvenliğine bağlı. (Kaynak: Carnegie Endowment for International Peace, Why China Is Emerging as a Main Promoter of Stability in the Strait of Hormuz, 2023)
ABD ve Avrupa, Hürmüz’den geçen petrolün sadece %7 ve %5’ini ithal ediyor, bu nedenle Asya’ya kıyasla daha az etkilenebilir. Ancak, petrol küresel bir emtia olduğu için fiyat artışları herkesi etkiler. ABD’nin Beşinci Filosu, boğazı açık tutmak için güçlü bir caydırıcı, ancak İran’ın asimetrik taktikleri bu çabayı zorlaştırabilir. (Kaynak: CBS News, Strait of Hormuz Could Be Vulnerable to Iran Retaliation, 2025)
AB–Kanada Anlaşması ile Bağlantı23 Haziran 2025’te AB ve Kanada’nın imzaladığı Güvenlik ve Savunma Anlaşması, Hürmüz Boğazı’ndaki risklere dolaylı bir yanıt olarak görülebilir. Anlaşma, siber güvenlik, uzay güvenliği ve kritik altyapıların korunmasını içeriyor. Ayrıca, Ukrayna’ya destek ve küresel silah kontrolü gibi hedefler, İran gibi aktörlerin asimetrik tehditlerine karşı dayanıklılığı artırabilir. Asya ülkeleri, bu tür ittifaklardan ilham alarak Hürmüz’ün güvenliği için kendi çok uluslu çerçevelerini oluşturabilir. (Kaynak: Geopolitical Monitor, EU–Canada Pact: A Quiet Reshaping of the Western Strategic Order, 2025)
Sonuç: Asya’nın Sorumluluk ZamanıHürmüz Boğazı, küresel enerji ticaretinin kalbi ve Asya ekonomilerinin can damarı. Ancak, Çin, Hindistan, Japonya ve Güney Kore, boğazın güvenliğini sağlama sorumluluğunu büyük ölçüde ABD’ye bırakıyor. İran’ın kapatma tehditleri, bölgesel istikrarsızlık ve çok kutuplu dünya düzeni, Asya’nın daha aktif bir rol üstlenmesini zorunlu kılıyor. Çok uluslu deniz güvenliği girişimleri, Körfez ülkeleriyle stratejik diyalog, altyapı yatırımları ve diplomasi-caydırıcılık dengesi, Asya’nın enerji güvenliğini koruyabilir. Hürmüz Boğazı, sadece bir su yolu değil, aynı zamanda Asya’nın küresel sahnede olgun bir güç olup olmadığını test eden bir jeopolitik sınav. Bu sınavı geçmek, Asya’nın hem ekonomik hem de stratejik geleceği için kritik.