23 Haziran 2025’te, Avrupa Birliği (AB) ve Kanada, Brüksel’de düzenlenen 20. AB–Kanada Zirvesi’nde tarihi bir Güvenlik ve Savunma Anlaşması imzaladı. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve Kanada Başbakanı Mark Carney’nin “tarihi bir adım” olarak nitelendirdiği bu anlaşma, sadece iki taraf arasındaki bir iş birliği değil, aynı zamanda Batı’nın güvenlik düzenini yeniden şekillendiren bir işaret. Siber güvenlik, uzay güvenliği, savunma alımları, kriz yönetimi ve Ukrayna’ya destek gibi konuları kapsayan bu anlaşma, küresel belirsizlikler ve ABD’nin liderliğindeki soru işaretleri karşısında yeni bir yol haritası sunuyor. Bu makale, anlaşmanın önemini, transatlantik ilişkiler üzerindeki etkilerini ve küresel güvenlik için anlamını sade bir şekilde ele alıyor.
Anlaşma Ne Getiriyor?AB–Kanada Güvenlik ve Savunma Anlaşması, modern tehditlere karşı geniş kapsamlı bir iş birliği öngörüyor. Anlaşmanın temel noktaları şunlar:
Siber ve Uzay Güvenliği: Siber saldırılara karşı ortak savunma, kritik altyapıların korunması ve uzayda sorumlu davranış kurallarının geliştirilmesi. Savunma Alımları ve Sanayi İş Birliği: Kanadalı şirketlerin, AB’nin 150 milyar avroluk Güvenlik için Avrupa Eylemi (SAFE) programına ve 800 milyar avroluk Avrupa’yı Yeniden Silahlandırma girişimine katılması. Silah Kontrolü ve Kriz Yönetimi: Küresel silah kontrolü kurallarını destekleme ve insani veya askeri krizlere hızlı yanıt verme. Ukrayna’ya Destek: Rusya’nın saldırganlığına karşı Ukrayna’ya askeri, mali ve insani yardım sağlama taahhüdü. Dijital Standartlar ve Teknoloji: 5G altyapısı, yapay zeka düzenlemeleri ve kritik tedarik zincirleri için ortak standartlar geliştirme.Bu anlaşma, otoriter rejimlerden teknolojik tehditlere kadar geniş bir yelpazede Batı’yı güçlendirmeyi amaçlıyor.
Neden Şimdi? Anlaşmanın Arkasındaki SebeplerAnlaşma, 24-25 Haziran 2025’teki NATO Zirvesi’nden hemen önce imzalandı ve birkaç önemli gelişmeye yanıt niteliğinde:
ABD’deki Belirsizlik: 2024’te Donald Trump’ın yeniden seçilmesi, NATO’ya ve çok taraflı ittifaklara olan ABD taahhütlerine dair soru işaretleri yarattı. Trump’ın Kanada’yı “ABD’nin bir eyaleti yapma” şakası ve Haziran 2025’te Kanada’daki G7 Zirvesi’nden ani ayrılışı, müttefikleri endişelendirdi. ABD’nin NATO’ya “düşük kaliteli” askeri ekipman satma tehdidi, alternatif ortaklıkları zorunlu kıldı. Küresel Tehditler: Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, İran’ın nükleer tesislerine yönelik ABD ve İsrail saldırıları (2025) ve Çin’in Hint-Pasifik’teki artan etkisi, ABD merkezli bir güvenlik modelinin sınırlarını gösterdi. Bu anlaşma, daha dayanıklı bir transatlantik çerçeve sunuyor. Kanada’nın Yeni Yönelimi: Mart 2025’te seçilen Başbakan Mark Carney, Kanada’nın savunma alımlarının %75’inin ABD’ye bağımlı olduğunu vurguladı ve bu bağımlılığı azaltmayı hedefliyor. Anlaşma, Kanada’nın AB ile savunma bağlarını güçlendiriyor. AB’nin Özerklik Arayışı: Brexit, Ukrayna savaşı ve ABD politikalarındaki değişimler, AB’yi kendi savunma kapasitesini artırmaya itti. Avrupa Savunma Fonu (EDF), Sürekli Yapısal İş Birliği (PESCO) ve SAFE gibi girişimler, AB’yi daha bağımsız bir güvenlik aktörü yapmayı hedefliyor. Çok Kutuplu Bir Batı: Yeni Bir Güvenlik ModeliAB–Kanada anlaşması, Batı’nın tek kutuplu, ABD liderliğindeki güvenlik düzeninden, çok kutuplu ve ağ tabanlı bir sisteme geçişini yansıtıyor. Bu “çok kutuplu Batı”, riski dağıtarak dayanıklılığı artırıyor. Örnekler arasında şunlar var:
AB–Japonya ve AB–Birleşik Krallık Anlaşmaları: Japonya ve Birleşik Krallık ile yapılan savunma anlaşmaları, Kanada anlaşmasına benzer bir küresel ağ oluşturuyor. Fransa–Birleşik Krallık ve Avustralya–Avrupa Bağları: Fransa ile Birleşik Krallık arasındaki yenilenen savunma iş birliği ve Avustralya’nın Fransa ve Almanya ile artan bağları, ittifakların çeşitlendiğini gösteriyor. NATO’nun Evrimi: NATO, transatlantik savunmanın temel taşı olmaya devam etse de, üye ülkeler arasındaki yük paylaşımı tartışmaları ve ABD’nin güvenilirliği konusundaki endişeler, alternatif çerçeveleri gerekli kılıyor. AB–Kanada anlaşması, NATO’yu tamamlıyor.Bu yaklaşım, ABD liderliğini reddetmiyor, ancak onun sınırlamalarını kabul ederek Batı’yı daha esnek hale getiriyor.
Ekonomik ve Teknolojik İş BirliğiAnlaşma, güvenliği sadece askeri değil, ekonomik ve teknolojik bir mesele olarak ele alıyor:
Ortak Dijital Standartlar: 5G, yapay zeka ve tedarik zincirleri için ortak kurallar, Çin ve ABD’nin dijital hakimiyetine karşı bir transatlantik teknoloji ittifakı oluşturmayı hedefliyor. Kritik Hammaddeler: AB’nin Kritik Hammaddeler Yasası kapsamında, Kanada ile nikel gibi savunma ve yeşil teknolojiler için kritik minerallerin temini için iş birliği yapılıyor. Savunma Sanayi: Kanadalı şirketler, AB’nin SAFE programına katılarak yenilikçi teknolojiler geliştirebilir, ancak bunun için ek bir ticaret anlaşması gerekiyor.Ancak, 2016’da imzalanan Kapsamlı Ekonomik ve Ticaret Anlaşması (CETA), AB üyesi 10 ülke tarafından hâlâ onaylanmadı. Bu, Kanadalı firmaların AB savunma piyasasına tam erişimini engelliyor.
ABD ve Küresel Normlar Üzerindeki EtkilerAnlaşma, ABD’yi dışlamıyor, ancak onun güvenilirliğindeki belirsizliklere bir yanıt. Washington için bu, hem bir meydan okuma hem de bir fırsat:
Meydan Okuma: Kanada ve AB’nin bağımsız savunma politikaları, ABD’nin ittifaklar üzerindeki etkisini azaltabilir. Fırsat: Daha güçlü ve kendi kendine yeten bir Batı, küresel güvenlik yükünü paylaşarak ABD’yi rahatlatabilir.Anlaşma, Ukrayna’ya destek, silah kontrolü ve siber normlar gibi konularda kurallara dayalı uluslararası düzeni savunan bir duruş sergiliyor. Bu, Rusya ve Çin gibi otoriter rejimlere karşı birleşik bir cephe oluşturuyor.
Zorluklar ve ÖnerilerAnlaşma umut verici olsa da, bazı engeller var:
Ticaret Engelleri: CETA’nın tam onaylanmaması, Kanadalı firmaların AB savunma piyasasına erişimini kısıtlıyor. Koordinasyon Eksikliği: Ortak hedeflerin uygulanması için daha sıkı bir iş birliği gerekiyor.Bu sorunları aşmak için şu öneriler öne çıkıyor:
AB–Kanada Güvenlik Konseyi: Ortak bir konsey kurularak iş birliği kurumsallaştırılmalı. Savunma Alımları: Ortak standartlar ve teknoloji geliştirme projeleriyle sanayi entegrasyonu derinleştirilmeli. Dijital İş Birliği: Dijital standartlar anlaşması hızla tamamlanmalı. CETA’nın Onayı: AB üyesi ülkeler, CETA’yı onaylayarak ticaret engellerini kaldırmalı. Kamuoyu Desteği: Anlaşmanın faydaları, halka açık ve sade bir şekilde anlatılmalı. Sonuç: Geleceğe Yönelik Bir ModelAB–Kanada Güvenlik ve Savunma Anlaşması, sadece bir iş birliği değil, Batı ittifaklarının geleceğine dair bir yol haritası. Küresel güç dengeleri değişirken, Kanada ve AB, esnek, değerlere dayalı ve çok kutuplu bir güvenlik modeli sunuyor. Bu anlaşma, NATO’yu tamamlayarak Batı’yı daha dayanıklı ve bağımsız hale getiriyor. Eğer iyi uygulanırsa, 21. yüzyılın karmaşık tehditlerine karşı bir model olabilir.